Normal şartlarda atardamar ve toplardamarlardaki kan akışı sabittir.Bir kan damarında kanın pıhtılaşmasına trombüs denir.Bu nedenle hem atardamarlarda hem de damarlarda kan pıhtıları oluşabilir.
Arteriyel tromboz miyokard enfarktüsüne, felce vb. yol açabilir.
Venöz tromboz alt ekstremite venöz trombozu, pulmoner emboli vb.'ye yol açabilir.
Antitrombotik ilaçlar, antiplatelet ve antikoagülan ilaçlar da dahil olmak üzere kan pıhtılarını önleyebilir.
Arterdeki kan akışı hızlıdır, trombosit agregasyonu trombüs oluşturabilir.Arteriyel trombozun önlenmesi ve tedavisinin temel taşı antitrombosittir ve akut fazda antikoagülasyon da kullanılır.
Venöz trombozun önlenmesi ve tedavisi esas olarak antikoagülasyona dayanır.
Kardiyovasküler hastalar için yaygın olarak kullanılan antiplatelet ilaçlar arasında aspirin, klopidogrel, tikagrelor vb. yer alır. Bunların ana rolü, trombosit agregasyonunu önlemek ve böylece trombozu önlemektir.
Koroner kalp hastalığı olan hastaların uzun süre aspirin kullanması gerekirken, stent veya miyokard enfarktüsü geçiren hastaların genellikle 1 yıl boyunca aspirin ile klopidogrel veya tikagreloru aynı anda alması gerekir.
Varfarin, dabigatran, rivaroksaban vb. gibi kardiyovasküler hastalar için yaygın olarak kullanılan antikoagülan ilaçlar, esas olarak alt ekstremite venöz trombozu, pulmoner emboli ve atriyal fibrilasyonu olan hastalarda felcin önlenmesi için kullanılır.
Elbette yukarıda saydığımız yöntemler sadece ilaçlarla kanın pıhtılaşmasını engelleme yöntemleridir.
Aslında trombozu önlemek için en önemli şey sağlıklı bir yaşam tarzı ve aterosklerotik plakların ilerlemesini önlemek için çeşitli risk faktörlerinin kontrol edilmesi gibi altta yatan hastalıkların tedavisidir.